Bağ

Karanlık bir gecede, siyah bir arabanın içinde orta yaşlarda bir adam arabayı kullanıyor, arka koltukta adamın küçük oğlu sessizce oturuyordu. Bu nadir bir durumdu çünkü çocuk, çocukluğun katışıksız merakıyla sürekli sorular sorardı. Babası ise ona her seferinde uygun bir cevap verme konusunda engin bir sabra sahipti.

Adam son günlerde İran’lı bir keman virtüözü keşfetmişti. Batı menşeli bu müzik aletinin doğulu bir ruhla yoğurulmasından çıkan ezgiler, adamın duygu dünyasında tarifsiz lezzetler ve renk tayfları oluşturuyordu. Tam o anda arabanın radyosunda o kemancının en güzel eserlerinden biri çalmaya başladı. Adam pür dikkat kesilmişti. Arabanın ışıklarını kapattı. Sonsuz karanlıkta sadece o ve radyodan akıp gelen tınılar kalsın istedi…

Arka koltuktan bir ses bu eşsiz ana müdahale etti:

– Baba, bir şey sorabilir miyim?

– Oğlum, biraz sonra sorarsın.

Birkaç saniye sonra:

– Baba, bir şey soracağım.

– Oğlum, iki dakika sonra sor!

Az sonra:

– Ama baba, çok önemli!

– (Baba biraz da sinirlenerek) Lan oğlum, sonra sor dedik ya, şu parça bitsin, az bekle!

Çocuk, normalde alışkın olmadığı bu azar karşısında biraz içerlese de başkalarını anlayabilecek kadar büyümüştü. Henüz 7 yaşındaydı.

Baba, eksik kalan bir şeyi tamamlamak istercesine tekrar radyoya yöneldi. Parçanın son kırıntılarını yalayıp yuttu. Parça bitince, oğlunun sorusunu boğazına tıkmış olmanın iç ezikliğiyle:

-Söyle bakalım, neymiş bu önemli soru?

-Baba, müzik çok güzelmiş, “Sesini açar mısın?” diyecektim!

Baba, dikiz aynasından göz ucuyla oğluna baktı. Çocuğuyla aynı şeyden keyif alıyor olmanın, dünyanın en mutluluk verici duygusu olduğunu hissederek gülümsedi.

-Bence de öyle oğlum..

-Seni çok seviyorum.


Posted

in

by

Tags:

Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *